top of page

AURA

logo.png

PANİK BOZUKLUK NEDİR?

Panik bozukluk, ani ve beklenmedik panik ataklarıyla karakterize edilen bir anksiyete bozukluğudur. Panik ataklar, genellikle birkaç dakika süren, yoğun korku veya rahatsızlık hissiyle başlar ve çarpıntı, terleme, titreme, nefes darlığı, baş dönmesi gibi fiziksel belirtilerle kendini gösterir. Bu ataklar, kişinin kontrolünü kaybetme, bayılma ya da ölüm korkusu gibi duygularla birleşebilir.

 

Panik bozukluğu olan kişiler, bu atakların tekrar yaşanma korkusuyla normal günlük aktivitelerinden kaçınabilirler. Tedavi edilmediği takdirde, panik bozukluk yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir. Terapi ve ilaç tedavisi, panik bozuklukla başa çıkmada etkili yöntemlerdir.

NEDEN OLUŞUR?

Panik bozukluk, genellikle bir dizi faktörün birleşimi sonucu oluşur. Genetik yatkınlık, ailede anksiyete bozuklukları veya panik bozukluk öyküsü bulunan bireylerde daha yaygındır. Ayrıca, beyin kimyasallarındaki dengesizlikler, özellikle serotonin ve noradrenalin gibi nörotransmitterlerin işlev bozuklukları, panik ataklarının gelişmesinde rol oynayabilir.

 

Çevresel faktörler de önemli bir etkendir; stresli yaşam olayları, travmalar veya sürekli endişe hali, panik bozukluğun tetikleyicisi olabilir. Son olarak, öğrenilmiş davranışlar da etkili olabilir. Örneğin, daha önce yaşanan bir panik atak, bireyin tekrar benzer durumlarla karşılaştığında kaygı seviyesini artırabilir ve bu da sürekli bir korku döngüsü yaratabilir.

BELİRTİLER

Panik bozukluğun temel belirtisi, beklenmedik ve ani bir şekilde ortaya çıkan panik ataklardır. Bu ataklar, genellikle yoğun korku, rahatsızlık ve aniden başlayan fiziksel belirtilerle kendini gösterir. Panik atak sırasında sıkça görülen belirtiler arasında kalp çarpıntısı, nefes darlığı, göğüs ağrısı, terleme, titreme, baş dönmesi, mide bulantısı ve ellerin uyuşması yer alır. Ayrıca, kişi kontrolünü kaybetme, bayılma ya da ölüm korkusu yaşayabilir.

 

Panik ataklar, genellikle kısa sürer (5-30 dakika arasında), ancak kişiyi çok korkutabilir ve bu durum, tekrar yaşanma korkusuyla sosyal hayattan kaçınmaya yol açabilir. Panik bozukluğu olan kişiler, atakların tekrarlamaması için genellikle belirli yerlerden veya durumdan kaçınmaya çalışırlar.

KAYGI VE KORKU

Kaygı ve korku, benzer duygusal durumlar gibi görünse de, farklı özelliklere sahiptir. Korku, genellikle belirli bir tehdit veya tehlike karşısında ortaya çıkan, anlık ve yoğun bir duygudur. Korku, tehlikenin hemen mevcut olduğu bir durumda, örneğin bir tehlike anında yaşanır ve kişiyi bu tehdide karşı tepki vermeye yönlendirir. Korku, evrimsel olarak hayatta kalma mekanizmalarımızı harekete geçirir.

 

Kaygı ise daha yaygın, belirsiz ve sürekli bir duygudur. Korkunun aksine, kaygı daha çok gelecekte olabilecek bir tehdit veya belirsiz bir durumla ilgili hissedilir. Kaygı, çoğu zaman somut bir tehlike olmadan, kişinin kontrol edemediği durumlarla ilgili endişe duymasına yol açar. Kısacası, korku mevcut bir tehlikeye tepki verirken, kaygı gelecekteki olası tehlikelere yönelik bir hazırlık hissidir.

PANİK BOZUKLUK TEDAVİSİ

Panik bozukluk tedavisi, genellikle bilişsel-davranışçı terapi (BDT) ve ilaç tedavisi kombinasyonu ile yapılır. Bilişsel-davranışçı terapi, kişinin panik ataklara neden olan olumsuz düşünce ve davranışlarını tanıyıp değiştirmesine yardımcı olur. Bu terapi, ayrıca maruz kalma teknikleri kullanarak kişinin panik atakları tetikleyen durumlarla yüzleşmesini sağlar, böylece kaygı seviyesini azaltır.

 

İlaç tedavisi , panik bozukluğu olan bazı bireylerde semptomları kontrol altına almak için kullanılır. Antidepresanlar ve anksiyolitik ilaçlar, beyindeki kimyasal dengesizlikleri düzenleyerek kaygıyı hafifletebilir. Tedavi süreci, bireyin ihtiyaçlarına göre kişiselleştirilir ve düzenli terapi seansları ile desteklenebilir. Erken müdahale, panik bozukluğun etkilerini azaltmada önemli bir rol oynar.

bottom of page