top of page

AURA

logo.png

SOSYAL KAYGI NEDİR?

Sosyal kaygı, bireylerin sosyal durumlar veya başkalarının dikkatini çekme ihtimali karşısında yoğun bir korku veya endişe hissetmesidir. Bu kaygı, kişinin başkaları tarafından olumsuz şekilde değerlendirilme, eleştirilme veya yargılanma korkusuyla ilişkilidir.

 

Sosyal kaygı, günlük yaşamda konuşma yapmak, topluluk içinde bulunmak veya yeni insanlarla tanışmak gibi durumlarda zorluk yaratabilir. Bu durum, bireyin sosyal etkileşimlerden kaçınmasına veya stresle başa çıkmaya çalışırken aşırı huzursuz olmasına neden olabilir.

NEDEN KAYGILANIRIM?

Kaygı, genellikle belirsizlik, stresli durumlar veya gelecekteki olumsuzluklarla ilgili endişelerden kaynaklanır. Beynimiz, potansiyel tehlikeleri ya da riskleri algıladığında, bu duyguyu tetikler. Kaygı, hayatın normal bir parçasıdır ve herkes zaman zaman bu duyguyu yaşar. Ancak, aşırı kaygı, günlük yaşamı zorlaştırabilir.

 

Kaygı, geçmiş deneyimler, genetik yatkınlık, çevresel faktörler veya stresli yaşam olayları gibi çeşitli etkenlerle de şekillenebilir. Kısacası, kaygı yaşamanın nedeni, genellikle kontrol edilemeyen durumlar veya gelecekteki belirsizliklere karşı verilen doğal bir tepki olarak ortaya çıkar.

SOSYAL KAYGI BELİRTİLERİ

Sosyal kaygı, sosyal durumlar veya başkalarının dikkatini üzerine çekme korkusu ile ortaya çıkar. Bu durumun belirtileri, hem fiziksel hem de duygusal düzeyde farklı şekillerde kendini gösterebilir. Fiziksel belirtiler arasında terleme, titreme, çarpıntı, kızarma, kuru ağız ve mide bulantısı yer alabilir. Duygusal belirtiler ise yoğun endişe, olumsuz düşünceler, başkaları tarafından yargılanma korkusu ve utanç duygusu şeklinde hissedilebilir.

 

Sosyal kaygısı olan kişiler, genellikle kalabalık ortamlardan kaçınmak, konuşma yapmak ya da göz teması kurmak gibi sosyal etkileşimlerden kaçma eğilimindedirler. Bu belirtiler, sosyal etkinliklerde ya da önemli topluluk önünde konuşmalar gibi durumlarda daha belirgin hale gelebilir.

KAYGI ANINDA VÜCUT

Sosyal kaygı anında vücudumuzda çeşitli fiziksel değişiklikler meydana gelir. Beynimiz, sosyal durumları tehdit olarak algıladığında, "savaş ya da kaç" tepkisini tetikler. Bu, o anda vücudun alarm durumuna geçmesine neden olur. Kalp atışları hızlanır, terleme artar, eller titremeye başlayabilir ve kaslarda gerginlik hissedilir.

 

Vücutta "kızarma" veya "yüzün aşırı ısınması" gibi belirtiler de yaygındır. Nefes alıp vermek daha zor hale gelebilir, ağız kurur ve mide bulantısı hissedilebilir. Bu fiziksel tepkiler, kaygının yoğunluğuna göre değişir, ancak genellikle sosyal kaygı yaşandığında vücut bu tür "alarm" belirtileri verir.

SOSYAL KAYGI TEDAVİSİ

osyal kaygı tedavisi, psikolojik danışmanlıkta genellikle bilişsel-davranışçı terapi (BDT) gibi etkili yöntemlerle yapılır. Bu tedavi, kişilerin olumsuz düşüncelerini tanımalarına ve bu düşünceleri daha sağlıklı, gerçekçi düşüncelerle değiştirmelerine yardımcı olur. Ayrıca, kaygıyı tetikleyen sosyal durumlarla yüzleşmelerini sağlayan maruz kalma terapisi de sıklıkla kullanılır. Bu süreç, kişinin kaygı hislerini yönetebilmesine ve sosyal etkileşimlerde daha rahat hissetmesine olanak tanır.

 

Gevşeme teknikleri, nefes egzersizleri ve mindfulness uygulamaları da kaygıyı azaltmaya yönelik destekleyici yöntemlerdir. Tedavi süreci, bireyin ihtiyaçlarına göre kişiselleştirilir ve uzun vadede sosyal kaygının yönetilmesine yardımcı olur.

bottom of page